♥♥♥♥ TÜM GÖNÜL DOSTLARIMIZIN, BLOG SAYFALARINDAN YEMEK VE GEZİ PAYLAŞIMININ VEFALI ARKADAŞLARIMIZIN, MÜBAREK RAMAZAN BAYRAMINI KUTLUYOR, SAĞLIK SIHHAT BİRLİK DİRLİK ESENLİK İÇİNDE DAHA NİCELERİNE SEVENLERİ VE SEVDİKLERİ İLE ULAŞMALARINI DİLİYORUZ... ♥♥♥♥
SEYYAH & SOFRAM...

31 Ağustos 2008 Pazar

Levrek fırında

Levrek fırında

Arzu ettiğiniz miktarda levreği temizleyip yıkadıktan sonra tuzlayıp tuzunu içine alması için bir müddet bekletin. Sonra zeytinyağıyla hafifçe tepsinizi yağlayarak balıkları yerleştirin ve fırınınızı ızgara ayarında kızdırdıktan sonra tepsiyi fırına yerleştirin. Bir yüzü kızarınca çevirin ve diğer yüzü de pişince fırından alarak servis yapın tabii yanında bolca salatayla. Arzu ederseniz, limon ve zeytinyağını karıştırıp bir sos hazırlayarak balıkların üzerine dökerek te yiyebilirsiniz. Gerçekten nefis oluyor. Biz balığı tadında yemek için çoğunlukla ızgara yaparak yiyoruz. Hem böylesi daha lezzetli olduğu gibi sağlıklı da oluyor. Hem levrek çok lezzetli bir balık olduğu için de sadece tuzlayıp ızgara yapmak yeterli oluyor zaten.
Afiyetler olsun...

Not: Yaptığımız Ege gezisi ile ilgili diğer yazımız eşimin sayfasında...

Ege Bölgesi Gezisi - Gezi İzlenimleri – Beğenmediklerimiz

Ege Bölgesi Gezisi - Gezi İzlenimleri – Beğendiklerimiz

Bu hafta sonu gittiğimiz annemlerin bahçesi ile ilgili yazımız:

Hafta sonu Yazlık ve Bahçe

Bu arada ile tüm gönül dostlarımızın, tüm insanlığın ve tüm müslümanların Ramazan'ını kutluyor, hayırlara vesile olmasını diliyoruz...

22 Ağustos 2008 Cuma

Tatil Dönüşü Yeniden Merhaba

Tatil Dönüşü Yeniden Merhaba

Sevgili arkadaşlarım tatil dönüşü çok şükür tekrar beraberiz. Güzel bir tatil geçirdik. Bu arada beni ziyaret eden tüm arkadaşlarıma teşekkürler ediyorum, geleli bir hafta kadar oluyor ama inanın tatilin ardından evdeki işlerin de yoğunluğu nedeniyle oturup sizlere bir merhaba yazısı yazamadım, sadece zaman zaman pc başına oturduğumda ziyaret etmiş olan arkadaşlara iadeyi ziyarette bulunabildim, ama sizleri sayfamı çok özlemişim. En kısa zamanda tariflerimi eklemeye çalışacağım.
Tatilimiz 1 ağustos sabahı erkenden Ankara’ya gitmemizle başladı. Ankara’da ilk işimiz Samsun’da geçici olarak aldığımız Müze Kart'larını Anadolu medeniyetleri müzesinde yenileriyle değiştirip müzeyi gezmek oldu. Geziye çıkacaklara ilk tavsiyem bu müze kartlardan almalarını önermek olacak, tabii müzelere, ören yerlerine gitmeyi, gezmeyi seviyorsunuz, çok ekonomik oluyor. Kültür bakanlığına bağlı müze ve ören yerlerine bu kartlarla hiç para ödemeden kartınızı göstererek gezebiliyorsunuz. Kart ücreti 20 YTL, bir Efes, Pamukkale gibi yerlere girişin kişi başı 20 YTL olduğunu düşünürseniz artık bizim ödeyeceğimiz giriş paralarını siz hesap edin.
Akşama bir arkadaşımızın davetiyle akşam yemeğine gittik, eşimin 35 yıllık arkadaşıyla bizler tanışıyorduk ama çocuklarımız da bu vesileyle tanıştılar ve güzel bir akşamın ardından vedalaşıp ayrıldık. Sabah yine kahvaltının ardından yola koyulduk, Image Hosted by ImageShack.us
Afyon’da mola verip gezilecek yerleri gezdik. Afyon’un ünlü kaymak şekeri ve lokumlarından aldık, öyle tazecikti ki, hemen yemeğe koyulduk. Aslında kalmaya niyetliydik ama baktık zaman artınca yola devam edip Image Hosted by ImageShack.us Isparta’ya geldik, kalacak yerimizi ayarladıktan sonra şehri gezdik, mis kokulu gül ürünlerinin satıldığı satış yerlerinden gül suları, güllü parfümler, güllü lokumlar, gül çayı, güllü kremler, gül kokulu tespihler aldık, bir kısmı da hediyelik, tabii güllü lokumu hemen tükettik.
Sabah kahvaltının ardından, doğru müzesine gittik, oradan gezilecek yerlerle ilgili bilgi aldıktan sonra tekrar yola koyulduk, Burdur’a geldiğimizde hemen müzesini görünce geçtik, hele müzenin bahçesindeki o güzelim kokulu gülleri koklamaya doyamadık, o kadar güzel kokuyorlardı ki… Müzedekilerin yönlendirmesiyle Antalya yolu üzerindeki Image Hosted by ImageShack.us İnsuyu mağarasına gitmeye karar verdik. Öncesinde Ulu camiyi, Image Hosted by ImageShack.us Taş oda etnografya müzesini gezdik, orada ilk defa duyduğumuz çörekotu kahvesinden içtik ve çok beğendik, hemen birkaç paket aldık. Image Hosted by ImageShack.usBaki bey konağının öğlen üzeri kapalı olmasını fırsat bilerek önce İnsuyu mağarasına gittik. Daha içeri girmeden Burdur’un ünlü ceviz ezmesini gözümüze kestirdik, çıkışta almak üzere içeri geçtik. Dışarıdaki sıcağın ardından içerideki buz gibi hava çok iyi geldi, 597 metre uzunluğundaki mağaranın sonuna kadar gittik, tabii içerdeki görüntülere hayran kaldık. İçeride öylesine üşümüşüz ki dışarının sıcak havası hoşumuza gitti, ceviz ezmelerimizi alıp, bir yandan yiyerek tekrar Burdur’a dönüp Baki Bey konağını gezip, Denizliye doğru yola koyulduk. Denizli’de önce müzeyi gezip yerimize yerleşip Image Hosted by ImageShack.us Pamukkale’ye geçtik. Suların içinde düşmemeye çalışarak yürüdük. Otelimize dönerken otantik olarak Image Hosted by ImageShack.us döşenmiş bir yerde yemeklerimiz yiyip biraz serinledikten sonra otelimize döndük. Çocuklar yorgun olduklarından yattılar biz eşimle çıkıp biraz yürüyerek şehri gezdik. Ama sıcaktan en çok burada etkilendik, bizim Karadeniz’in serinliğinden sonra burası dayanılacak gibi değildi. Sabah erkenden ayrılıp Aydın tarafına doğru yola koyulduk, kazı çalışmaları devam eden Laodikeia ve Nysa antik kentlerini gezdik. Bizi en çok mutlu eden olaylardan biri üniversitelerin sponsor olmalarıyla çoğu yerde kazı çalışmalarının devam etmesiydi. Tabii bu arada yol üzerinde gördüğümüz ismini daha önceden bilmediğimiz gezilecek yerlere uğrayarak Selçuk’a geldik, daha evvel tv den görüntülerini gördüğümüz Image Hosted by ImageShack.us Şirince’ye çıkıp orada kalmak istedik. Güzel bir yerdi, eski evler restore edilmiş pansiyon olarak kiraya veriliyordu, ancak fiyatların fazlalığı karşısında (4 kişi 1 gece 300 YTL) Selçuk’a dönüp orada çok daha uygun fiyata konakladık. Akşam da otele çok yakın olan Belediye restoranında yemeklerimizi yedik. Hem güzel hizmet, hem nefis yemekler ve porsiyonların dolu dolu olmasının yanında gelen hesabın da çok makul olması bizleri mutlu etti. Sabah, önce çok beğendiğimiz müzesini, sonra da diğer yerlerini gezip (İsa bey camii ve etrafı ile St.Joan anıtını), oradan Tralleis antik kentini, Meryem Ana, Efes, Kuşadası, Çeşme’ye geçtik. Çeşme’den sakız reçelimizi, sakızlı kahvemizi, sakızlı kurabiyelerimiz alıp, sakızlı dondurmalarımızı da yiyerek serinledik. Yol üzerinde rastladığımız organik ürün satan yerlere girip oralardan da alışveriş yaptık. İzmir üzerinden Image Hosted by ImageShack.usManisa’ya geçtik. Burada eşimin çok samimi olduğu asker arkadaşı vardı. Bizler yıllar öncesinde tanışmış, birkaç sefer birbirimize misafir olmuştuk. Birbirimizle iletişimimizi kesmemiştik ama görüşmeyeli epey zaman olmuştu. Tabii zaman içinde çocuklar da büyümüştü. 2 gün orada gezdik, sağ olsun arkadaşlarımızın rehberliğinde görmemiz gereken yerleri gezdik, meşhur Manisa Kebabından, mesir macunlarından yedik, çocuklarımız daha bir kaynaştı, iki günün ardından zorlukla ayrıldılar birbirlerinden, hele sabah kahvaltısında arkadaşımızın annesi biz kahvaltıdayken sıcacık böreklerle Image Hosted by ImageShack.us[göçmen böreği (pileli börek)] gelmez mi, nefisti börekler, tarifini aldım, görüntüledim, en kısa zamanda ben de yapıp sizlerle paylaşacağım. Buradan teyzemize, ailesine ve arkadaşlarımıza gösterdikleri yakınlıkları, misafirperverlikleri için çok teşekkür ediyoruz…
Yine yollara düştük ve sahil boyunca ilçelere ve Bergama’ya uğrayarak (Müzesinin, Asklepieion antik kentini, Kızıl avlu bazilikasını, Akropol’ünün ve eski evlerini) de gezip Ayvalık’a ulaştık, otelimize yerleştik ve daha önce de birkaç kez geldiğimiz Ayvalıkta önce Cunda adasını sonra Sarımsaklıyı gezdik, otelin bahçesinde denize karşı serin serin yemeklerimizi yiyip geç vakte kadar oturduk. Günlerdir süren sıcaklıktan sonra bu serinlik çok iyi gelmişti. Ama sabah yine yollara koyulacağımız için istemeyerekte olsa yatmaya geçtik.
Ertesi gün Burhaniye, Edremit ve nihayet Altınoluktaydık, epeyi bir aramadan sonra site içinde güzel bir ev Image Hosted by ImageShack.us bulup yerleştik. Aslında burada sadece dinlenecektik ama gezmeye alışmış olan bizler burada da durmadık. Yıllar önce aynı yerde bulunduğumuz arkadaşlarımızla buluşup hasret giderdik. Ardından Blogcu sayfalarından ve yemek saati forum sayfalarından tanıştığımız Karadeniz Sofrası bloğunun sahibi Saime Hanımla buluştuk. Rahatsız olan annesini yalnız bırakamadığı için evine ziyarete gittik. Sanki yıllardır tanışıyormuşçasına bizleri öylesine sıcak karşıladı ki… Oğlu ve nur yüzlü annesiyle de tanıştık. Hemen kaynaştık, güzel sohbetler yaptık, o kısacık sürede bizler gelmeden hemen poğaça, kek, salata hazırlamış. Güzelce çaylarımızı içtik ve daha sonra Samsun’a da geldiklerinde buluşabilmek dilekleriyle vedalaştık.
Yine Mutfaktazen bloğunun sahibi Tijen Hanımın da o civarda olduğun öğrenince kendisiyle Saime Hanım vasıtasıyla iletişim kurup, yanına gittik. Bizleri o kadar işi arasında öylesine sıcak karşıladı ki, öylesine içten ve samimiydi ki, çok güzel sohbetimiz oldu, sahilde oturup çaylarımızı içtik, güzel bahçesini gördük. Tabii benim için en güzel şeylerden biri de tatilde okumak için yanıma aldığım Turunç Kokulu Düşler kitabını imzalaması oldu. Zaman zaman anılarımın tazelenmesine vasıta olan bu güzel kitap için kaleminize yüreğinize sağlık, herkese tavsiye ediyorum okumalarını. Zaman öyle çabuk geçti ki, bir Karadeniz gezisinde beraber olmak dileğiyle ayrıldık.
Altınolukta beş gün kaldık etrafı iyice gezdik (Tahtakuşlar, Sutüven, Akçay, Güre, Adatepe, Antandros ve Nekropolü) ile Behramkale ve Assosa da gittik ve Tijen Hanımın sayfalarında tanıttığı imece evini görünce ziyaret ettik, çok güzel bir yerdi. Resimler de çekindik. Tabii bu yerleri eşim sayfasında daha detaylı anlatıp sizlerle paylaşacak. Burada da güzel zeytinyağlarından hem kendimiz hem de hediyelik olarak aldık.
Dönüş yolunda Bursa’dan geçerken yine yemek saati forum sayfalarından da tanıştığımız Dilek mutfakta bloğunun sahibi Dilek’çiğimle, bizim için en kolay buluşma yeri olan Carrefour’da buluştuk, ama daha önce hiç görmemiş olmama rağmen hemen birbirimiz tanıdık. Yine çok samimi, içten bir sohbet ve kaynaşma, arkadaşımız misafirleri olmasına rağmen bizimle buluşmaya gelmişti, bizim de yola devam etmemiz gerekti o nedenle fazla zaman geçiremedik, daha önce hiç Karadeniz’i görmemiş olan Dilek arkadaşımızı da misafir etmekten mutlu olacağımızı dile getirerek vedalaştık.
Bu gezimizde tanıştığımız gönülleri güzel üç blogcu arkadaşımızla tanışmaktan çok mutlu olduk. İnşallah bir gün yine karşılaşır ve bu güzel dostluklarımız uzun yıllar devam eder. Ben ve ailem sizleri çok sevdik canım arkadaşlarım ve bizlere vakit ayırdığınız için de çok teşekkür ediyoruz…
Bursa’dan doğru Gemlik, Yalova, Karamürsel üzerinden nihayet İzmit’teydik. Eşimin kuzeninde de üç gün kalıp hasret giderdik. Ama her İzmit’e gittiğimizde hiç evde durmayıp sürekli gezen biz artık maalesef yorgunluktan dolayı hiç evden çıkamadık. Sadece eve çok yakın olan saat kulesinin yanındaki av köşkünü gezdik. Ama muhteşem bir saray yolunuz İzmit’e düşerse mutlaka gezin derim daha restore edileli bir sene olmuş. Bu arada İzmit’teyken ÖSS sonuçları ilan edildi, kızımız Büşra’da Samsun OMÜ Kimya bölümünü kazanmıştı. Tabii bu da bizim için ayrı bir sevinç oldu.
Artık bundan sonra eve dönüş için yola çıktık, ama Adapazarı’nda daha önceden tanıştığımız birkaç sefer görüşüp sevdiğimiz Blogcu arkadaşlarımızdan kardeş olan Melek ve Sevgi arkadaşlarımızı ziyaret edip beraber kahvaltı ettik. Tekrar buluştuğumuz için hepimiz de çok mutlu olduk.
Onlarla da vedalaştıktan sonra yolumuz üzerindeki Bolu ilinden geçerek biraz da orada dolaşarak gece evimize geldik. Çok yorgunduk ama yeni dostlar tanımaktan yeni yerler görmekten, eski dostlarla hasret gidermiş olmaktan dolayı da çok mutluyduk. Çok şükür sağ salim de evimize dönmüştük… Benim ana hatlarıyla anlattığımız gezimizi eşim daha ayrıntılı olarak ve resimlerle sizlerle paylaşacak zira yaklaşık 6500 fotoğraf çekti, onlarca sayfa notlar aldı, arzu eden arkadaşlarım eşimin ( GİTTİKLERİMDEN ) sayfasından izleyebilirler. Tüm arkadaşlarımıza gönüllerince güzel geziler, tatiller diliyorum…
Sevgilerimle…