♥♥♥♥ TÜM GÖNÜL DOSTLARIMIZIN, BLOG SAYFALARINDAN YEMEK VE GEZİ PAYLAŞIMININ VEFALI ARKADAŞLARIMIZIN, MÜBAREK RAMAZAN BAYRAMINI KUTLUYOR, SAĞLIK SIHHAT BİRLİK DİRLİK ESENLİK İÇİNDE DAHA NİCELERİNE SEVENLERİ VE SEVDİKLERİ İLE ULAŞMALARINI DİLİYORUZ... ♥♥♥♥
SEYYAH & SOFRAM...

28 Aralık 2008 Pazar

Yeniden MERHABA !…

Yeniden MERHABA !…

Birçok arkadaşımızın bildiği gibi eşim ( Gittiklerimden – Seyyah - ) kalp rahatsızlığı olan ve kalp pili desteği ile yaşamını sürdürenlerden biri.

Yaklaşık 1,5 ay kadar önce hafta sonu gece yarısı ani bir kalp spazmı ile ortaya çıkan tablo hafta başında iş yerinde de tekrarlanıp, ondan sonraki günlerde de benzeri atakların takip etmesi ile sağlığı açısından oldukça sıkıntılı ve zor durumlar yaşadık. Zaman içinde çeşitli müdahaleler ve ilaç değişimi ve destekleri ile bugüne kadar geldik.

Şimdi önceki günlere göre çok daha iyi olmasına rağmen uzun süreli hareketlerde çabuk yoruluyor ve sıkıntılı anlar yaşıyor. Bu arada da durumuna üzülmemle bende ani tansiyon yükselmesi ile rahatsızlanınca durum katmerlendi !... Bu nedenle her ikimizde sayfalarımıza uğrayamaz ve güncelleyemez olduk.

İnşallah kısa zamanda sağlığımızın daha da iyiye gitmesi ile çok özlediğimiz blog sayfaları dostları arasına dönüp paylaşımlarımıza devam etmeye çalışacağız.

Bu arada çeşitli şekillerde bizlere ulaşan dostların gösterdiği yakınlık ve geçmiş olsun dileklerine içten ailecek çok teşekkür ediyor ve hepinize sağlık içinde nice yıllar diliyoruz.

Bu vesile ile şimdiden tüm gönül dostlarımızın yeni yılını kutluyor, Allah’tan hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Hastalarımıza şifa, yakınlarına sabırlar niyaz ediyoruz. Hepimize, Ülkemiz’e, tüm Dünya’ya daha güzel günler ve yaşam getirmesini temenni ediyoruz.

7 Aralık 2008 Pazar

Kurban Bayramınız Kutlu Olsun.....

Evinizin neşeli, sağlığınız yerinde, sevdiklerinizin yanınızda olduğu mutlu bayramlar geçirmeniz dileği ile...
Bayramız kutlu olsun…
Seyyah & Soframdan


Host unlimited photos at slide.com for FREE!

27 Kasım 2008 Perşembe

Barbunya fırında ızgara

Barbunya fırında ızgara

Barbunya en lezzetli balıklardan, biz de çok severiz. Barbunyanın kızartmasından ziyade ızgarasını yaparım, ızgara daha lezzetli ve hafif oluyor. Kızartması da yapılıyor, ama biraz ağır oluyor. Benim barbunyadaki tek tercihim onun için hep ızgaradır. Tabii kömür ateşinde yapılanın lezzeti daha farklı oluyor ama evlerde bu mümkün olmadığından ben de fırının ızgara ayarında ızgara yapıyorum. Bir hafta sonu yaptığımız ızgaramızı sizlerle paylaşmak istedim.



Malzemeler:
1 kg barbunya
Tuz

Yapılışı:
Barbunyaları ayıklayarak temizleyin. Bol suda yıkayın,tuzlayın. Fırın tepsisine dizerek ızgara ayarında en yüksek ısıda pişirin. Isı üstten geldiği için üst kısımlar pişince ters çevirin ve yanında salata, yeşillikler ve tabii ki tahin helvasıyla birlikte servis yapın.
Afiyet olsun.

25 Kasım 2008 Salı

SAMSUN EKOLOJİK MARKET

SAMSUN EKOLOJİK MARKET

Samsun’da açılmış olan ekolojik ürünler pazarında sadece yerel üreticilerin ürünlerinin yanında diğer şehir ve bölgelerimizden de gelen ürünlerde eşlik ediyorlar. Bu ürünleri kalıcı olarak tüketicilere ulaştırmak için gene Samsun’da Gazi Park içinde bir Ekolojik Market açılışı da resmi olarak Cumartesi günü yapıldı.

İçinde sadece yerel değil diğer bölgelerden gelen ekolojik ürünlerde sergilenip satışa sunuluyor. İçerideki ürün çeşidi ve sayısı mevcudu epeyi fazla, fiyatları da bize göre oldukça uygundu.

Birde sadece cumartesi günleri ekolojik pazarı beklemeden haftanın her günü bu ürünlere ulaşmakta mümkün olacak. Ayrıca parkın içinde olması da ayrı bir güzellik tabii. Her mevsim ayrı bir görünüme sahip olan parkı da ziyaret etmiş olursunuz.

**

Ekolojik ürün Nedir?
Ekolojik (organik) ürün, insan ihtiyaçlarını karşılamak için, doğaya ve insana zarar vermeden üretilerek sertifikalandırılan tarımsal ürün ile bunlardan elde edilen katma değerli üründür.

Ekolojik tarım nedir?
Ekolojik tarım aynı zamanda sürdürülebilir bir üretimdir. Üretimde biyolojik çeşitliliği, biyolojik dönemleri ve biyolojik faaliyetleri destekleyen ve değerini artıran bir yöntemdir.

Ekolojik tarımın temeli, tarım dışı verilerin minimum kullanımını ve ekolojik düzeni onaran, koruyan ve destekleyen bir sistemdir. Ekolojik tarım yöntemi, sentetik kimyasal ilaçlama ve gübre kullanımı yerine sağlıklı, verimli ve bereketli ürün oluşumunu geliştirir. Bu şekilde, toprak, biyolojik olarak dengelenmiş birçok çeşit yararlı böcek ve diğer organizmalar ile canlılığını korumaya devam eder. Bu durumda ciddi zararla ya da hastalık problemleriyle karşı karşıya kalınırsa doğal kaynakların ve biokontrol maddelerinin kullanılması uygundur.

Ekolojik tarım, insan sağlığının, yediğimiz gıda ve kullandığımız toprağın sağlıklı olmasıyla bağlantılı olduğu gerçeğinden hareket eder.

Daha fazla bilgi için:
Ekolojik tarım Gen teknolojisine karşı

Not : Samsun'da bulunan blog sayfası olan arkadaşlar, haftaya 29 Kasım 2008'de saat 10:00 'da sabah kahvaltısında buluşalım hem tanışalım hem de ekolojik pazarda alışveriş yaparak pazarımızın uzun ömürlü olmasına katkıda bulunalım....

23 Kasım 2008 Pazar

Samsun Ekolojik pazarda kahvaltı

Samsun Ekolojik pazarda kahvaltı

Bazı arkadaşlarımızın bildiği gibi, bu sene içinde Samsun’da ekolojik ürünlerin satıldığı bir pazar açıldı. Bu pazarda ekolojik üretim şartlarına göre yetiştirilmiş ürünler sergilenerek tüketicilere ulaştırılmaya çalışılıyor.
Buğday Derneği tarafından ilki iki yıl önce İstanbul Şişli’de, ikincisi Antalya’da kurulan %100 Ekolojik Pazarlar zincirine üçüncü bir halka daha eklendi: Samsun Gazi %100 Ekolojik Pazarı...


Her cumartesi günü kurulan ekolojik pazarda, doğa ve canlı sağlığına zararlı hiçbir yöntem, kimyasal ilaç, gübre ve katkı maddesi kullanılmadan üretilen kontrollü ve sertifikalı organik ürünler satılıyor. Buğday Derneği’nin tescilli markası olan %100 Ekolojik Pazarlar bu markaya ait ilke ve standartlar doğrultusunda yönetilip, denetlenmesi nedeniyle tüketiciye ek bir güvence sunuyor. Bafra, Çarşamba Ovaları, Gümüşhacıköy, Terme, 19 Mayıs, Alaçam, Ağcagüney’den birçok üreticinin katılacağı pazarda birçoğu birlik ve kooperatiflerden oluşan 30 tezgâh var.
Samsun Pazarı’nın en büyük avantajı ağırlıklı olarak yerel üreticilerin katılıyor olması ve pazarın lokomotifi olan sebze grubu için uzun yol maliyetlerinin eklenmemesi.
Bilgi için:
Samsun Gazi %100 Ekolojik Pazarı

İşte böyle bir şansa sahip olmanın avantajı ile nerdeyse her hafta sonu gittiğimiz bu pazarda gene her cumartesi günü sabahları yerel ekolojik ürünlerden oluşmuş bir kahvaltı sunuluyor.
Bu hafta da böyle bir kahvaltı için arkadaşlarımızla sözleşip orada buluştuk, harika tatları ile havanın güzelliğinden de yararlanarak hoşça vakit geçirdik.
Yerel ekolojik üretim yapan üreticilerle de değişik ve çeşitli konularda görüşmelerimiz oldu.
İşte o kahvaltıdan görüntüler….




Kahvaltıda Çerkez Peyniri, hepside organik ekolojik üretimli olan; siyah zeytin, bal, elma pekmezi, dut pekmezi, kuşburnu marmeladı, karayemiş tuzlaması, turşular, turşu ve karayemiş kavurması, yumurta, kabak tatlısı, fındıklı ve cevizli bibertuzu, ekmek çeşitleri ve sıcak ekolojik siyah çay sunuldu. Tatları hakkında ne yazabiliriz ki… Sadece oldukça güzel ve muhakkak gelinilmesi gereken bir paylaşım olduğunu bilmenizde yarar var.
Buradan kalkınca da hemen dükkanlara dalıp birbirinden lezzetli meyveler (biz elma ile pepino aldık), ayrıca taze ekolojik yeşilbiber, pazı, maydanoz, tere, roka, mendek (daha sonra tarifini paylaşacağız) gibi yeşillikleri yüklendik.

Buradan da aynı gün resmi açılışı yapılmış olan Samsun Ekolojik Market'e gittik. Bir sonraki yazı ve görüntülerimiz bu konuda olacak...

(Not: Bir önceki yazımız...
Samsun'da Ekolojik ürünler pazarı

Not_2 : Samsun'da bulunan blog sayfası olan arkadaşlar, haftaya 29 Kasım 2008'de saat 10:00 'da sabah kahvaltısında buluşalım hem tanışalım hem de ekolojik pazarda alışveriş yaparak pazarımızn uzun ömürlü olmasına katkıda bulunalım....

22 Kasım 2008 Cumartesi

Turplu Havuç Salatası

Turplu Havuç Salatası

Malzemeler:
Marul
Havuç
Turp
Kuru soğan
Yeşilbiber
Taze kırmızıbiber
Siyah zeytin
Zeytinyağı, limon suyu, tuz



Malzemeler:
Tüm malzemeleri yıkayıp, havucu, turpu rendeleyin, marulu doğrayın, tuzlayın. Bir salata tabağına marulu yerleştirin üzerine havuçla turp rendesini karıştırarak yerleştirin. Soğanları etrafına piyazlık doğrayarak yerleştirin. Biberler ve zeytinlerle süsleyerek zeytinyağını ve limonunu dökerek servis yapın.
Afiyet olsun.


** **

Net'ten elde ettiğimiz Bilgi Notu:
Turpun Faydaları:
C vitamini, kalsiyum potasyum ve demir kaynağı turp, cildi güzelleştirip, bağışıklık sistemini güçlendirmesinin yanı sıra çok sayıda hastalığa doğal şifa kaynağı olarak gösteriliyor. Mide ve bağırsağı çalıştıran, sindirimi kolaylaştıran, öksürüğe, romatizmaya ve damar sertliğine iyi geldiği yaygın olarak bilinen turp, bağırsakları adeta dezenfekte ediyor, kabızlığı gideriyor. Turpun en büyük özelliği ise içeriğindeki antioksidan etki... Turpun antioksidan etkisi, vücutta kanser hücrelerinin oluşumunu engelliyor. Teneffüs yolları için yararlıdır. Bilhassa siyah turp böbreklere çok faydalıdır. Turpun, tümörlerin ve kistlerin çözülmesinde etkili olduğu ileri sürülüyor.

HAVUÇ’un Faydaları:
Bol miktarda A vitamini barındıran Havuç B, C, D ve E vitaminleri açısından da oldukça zengindir. Ayrıca karoten, şeker ve fosfor ihtiva eder. 100 gramı 40 kalori içerir. Vitaminlerin yanında, mineral tuzlar, sekerler, fosfor, kalsiyum, sodyum, potasyum, magnezyum, karaton ve karotin esansı içerdiği için, tek başına bedenimizin günlük gereksinimlerini karşılar

Havucun Faydaları: Bağırsakları çalıştırarak sindirime yardımcı olur. İdrar ve gaz söktürücüdür. Kabızlığı giderir, ishali keser. Bağırsak iltihaplarını ve böbrek ağrılarını giderir. Bağırsak kurtlarını düşürmeye yardımcı olur. Vücuda, kalbe ve gözlere kuvvet verir. Cinsel gücü arttırır. Bitkinliğe ve Kansızlığa iyi gelir. Astım, bronşit gibi solunum yolu hastalıklarına ve öksürüğe karşı faydalıdır. Kansere karşı koruyucudur. Kandaki kolesterol oranını düşüren Havuç, kalp hastalıkları ve damar sertliğine faydalıdır. Kalp krizi ve felç riskini azaltır. Vücuttaki zararlı maddeleri uzaklaştırmaya yardımcı olarak kanı temizler. Cilde tazelik ve canlılık verir. Cilt hastalıklarına karşı yararlıdır. Romatizma ve gut hastalığına iyi gelir. Diş etlerini güçlendirir.

Havuç Nasıl Kullanılır? Havucun kökü, yaprakları ve tohumları kullanılır. Ayrıca havuçun suyu ve turşusu da tüketilir. Kurutulmuş tohumları kaynatılarak yapılan çay iştah açar ve anne sütünü arttırır. Havuç tohumu, ayrıca aybaşı kanamalarına da iyi gelir. Rendelenmiş havuca limon suyu katılarak hazırlanan maske özellikle yağlı ciltlere çok faydalıdır. Havuç suyu mide ve bağırsak hastalıklarına da faydalıdır.

20 Kasım 2008 Perşembe

Yumurtalı Hamsi Tava

Yumurtalı Hamsi Tava

Malzemeler:
Hamsi
Yumurta
Un (buğday unu)
Karabiber, tuz
Sıvıyağ




Yapılışı:
Hamsileri temizleyip kılçıklarını çıkarın, bol suda yıkayıp süzdürün. Tuzlayarak biraz bekletin tuzunu alması için. Hamsileri unlayarak bir tavaya resimdeki gibi yuvarlak biçimde dizin yağını dökerek ateşe oturtun. Alt kısmı kızarınca üzerine bir tabak kapatarak yağını süzdürün ve hamsiyi tabağa çevirerek alın. Sonra tavaya kızarmamış kısmı gelecek şekilde tabaktan kaydırarak yerleştirin, tekrar yağını koyun ve bu yüzü de hafif kızardığında 1 yumurtayı karabiberle çırparak hamsilerin üzerine dökün, yumurtalar pişince ateşten alarak servis tabağına aktarın. İstediğiniz miktarda hamsi kullanabilirsiniz ben miktar vermedim. Ancak her bir tava için 1 yumurta yeterlidir. Çocukluğumdan beri severek yediğim bu lezzeti hepinize tavsiye ederim. Özellikle kılçıklar olmadığı için yemesi de çok kolay, çocuklarınız da çok sevecektir umarım. Yanında salatayla birlikte servis yapabilirsiniz. Yapacaklara kolaylıklar diliyorum.
Afiyet olsun.

18 Kasım 2008 Salı

Roka Salatası

Roka Salatası

Malzemeler:
1 bağ roka
1 kuru soğan
2 domates
Zeytinyağı, limon suyu, tuz



Yapılışı:
Rokaları bol suda yıkayıp suyunu süzdürün. Sonra domatesleri, soğanı, rokayı doğrayıp arzunuza göre tuz serpip karıştırın. Üzerine zeytinyağı ve limon suyunu dökerek servis yapın. Bu salata özellikle balık yanına çok yakışıyor.
Afiyet olsun.

Bilgi Notu:

Roka Bitkisi: Kokulu bir bitki olan roka, C vitamini açısından oldukça zengindir. Ayrıca, K ve P vitamini ile çeşitli mineraller içerir.

Rokanın Faydaları: Roka iştah açıcıdır. Mideyi kuvvetlendirir ve hazmı kolaylaştırır. İdrar söktürücüdür. Karaciğere faydalıdır. Karaciğer ağrılarını giderir, kanı temizler ve sarılığı keser. Uyarıcıdır. Vücuda kuvvet verir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Cinsel gücü ve isteği arttırır. Öksürüğü keser. Vücuttaki zararlı maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasına yardımcı olur.

Roka Nasıl Kullanılır? Rokanın yaprakları, kökü ve tohumları kullanılır. Kökünden ve tohumlarından baharat üretilir. Baharatı yemeklere güzel koku ve tat vermek için kullanılır. Yapraklarının ise salatası yapılır.

16 Kasım 2008 Pazar

Hamsili Pilav - Hamsi Dolma

Hamsili Pilav - Hamsi Dolma

Malzemeler:
1 kg. hamsi
1,5 kâse pirinç
1,5 kâse su
½ çay bardağı sızma zeytinyağı

1 tatlı kaşığı salça
1 adet kuru soğan
½ bağ maydanoz
Tuz, karabiber, kırmız pul biber, kuru nane

Üzeri için:
1 adet yumurta
Karabiber




Yapılışı:
Önce soğan yağda sotelenir, yıkanıp süzülmüş pirinç eklenip kavrulur. Su, tuz, pul biber, salça eklenir karıştırılır, ağzı kapatılarak suyunu çekene kadar pişirilir. Maydanoz, nane, karabiber eklenerek karıştırılır. Dinlenmeye bırakılır.(Dikkat: suyu, pilav suyundan az olmalıdır)

** **
Hamsiler yıkanıp ayıklanır kılçıkları temizlenir. Bir fırın kabına resimdeki gibi arada hiç boşluk bırakmadan dizilir. Daha önceden hazırlanmış iç pilavı dizilmiş hamsilerin üzerine dökülerek yayılır. Kenarlarındaki hamsiler pilavın üzerin kapatılır, açık kalan pilav üstü de geri kalan hamsilerle açık kalmayacak şekilde örtülür. Tamamen örtülmüş olan pilavın üst kısmına da karabiber ile çırpılmış yumurta dökülerek yayılır. Daha önceden 220 derecede ısıtılmış fırında hamsiler pişinceye kadar pişirilir.
Afiyet olsun.

Not: Daha önce de diğer sayfamızda yayınlayıp paylaştığımız bu tarifi, bu balık günlerinde hele de hamsilerin bollaştığı şu günlerde tekrar paylaşmak istedik.


Blogger sayfamızdaki:
Hamsili Pilav


Blogcu sayfamızdaki:
Hamsi Doldurma (Hamsili Pilav) Pilavı

14 Kasım 2008 Cuma

Elmalı Poğaça ve P.D.Ç.S.E 29

Elmalı Poğaça ve
P.D.Ç.S.E 29


Sevgili Arkadaşımız karabiberinmutfagi 'nın ev sahipliğini yaptığı P.D.Ç.S.E 29’a ben de bu elmalı poğaça tarifimle katılmak istedim. Eğer yumuşacık poğaçalardan hoşlanıyorsanız tavsiye ederim. Bu malzemelerden epeyi fazlaca çıkıyor. İsterseniz malzemelerin yarısını kullanarak ta yapabilirsiniz. Arkadaşıma bu etkinlikte kolaylıklar ve başarılar diliyor daveti için de teşekkür diyorum.


Host unlimited photos at slide.com for FREE!

Malzemeler:
Hamuru İçin:
250 gr yumuşamış margarin
1 su bardağı yoğurt
1 su bardağı sıvıyağ
1 paket kabartma tozu
1 su bardağı şeker
Alabildiği kadar un

İç Harcı:
8 elma
1 su bardağı şeker
Tarçın

Üzeri İçin:
Pudra şekeri




Yapılışı:
Öncelikle iç harcını hazırlayın ki hamuru yoğuruncaya kadar soğusun. Elmaları rendeleyin, şekerini de ekleyerek pişirin. Şeker miktarını arzunuza göre ayarlayabilirsiniz. Elmalar pişince tarçını katıp karıştırın ve soğumaya bırakın.
Hamur için gerekli malzemeleri bir kaba alarak iyice karıştırın ve alabildiği kadar unla kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yapın.
Poğaçalarınızı istediğiniz şekillerde hazırlayabilirsiniz. Ben üç değişik şekilde yaptım. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarlayın üzerine bastırarak fincan tabağı büyüklünde açın ortasına elmalı harçtan koyun karşılıklı uçları elmaların üzerinde birleştirin. Yine fincan tabağı büyüklüğünde açtığınız hamura iç harçtan koyarak yarım daire biçiminde kapatın. Yumurta büyüklüğünde koparttığınız hamuru pasta tabağı büyüklüğünde açarak,6 eşit üçgen olacak şekilde kesin. Yuvarlak kısma elmalı harçtan koyarak rulo yapın ve ay şekli verin.
Yağlanmış tepsiye dizerek 175 derece de üzerleri hafif kızarana kadar pişirin. İlk sıcaklıkları geçtikten sonra bol pudra şekeri serperek çay saatlerinizde servis yapabilirsiniz.
Afiyet olsun.


12 Kasım 2008 Çarşamba

Hasan Paşa Köftesi

Hasan Paşa Köftesi

Malzemeler:


Köftesi için:
500 gr köftelik kıyma
2 dilim bayat ekmek (ıslatılıp suyu sıkılmış)
1 kuru soğan (rendelenmiş)
Karabiber, kimyon, yenibahar, kırmızı pul biber, tuz

Püresi İçin:
3 haşlanmış patates
2 çorba kaşığı zeytinyağı
2 su bardağı süt
Tuz

Yapılışı:
Köfte için gerekli malzemeleri bir kapta iyice karıştırın. Sonra yumurta büyüklüğünde irice parçalar kopararak köfteler yapın. Köftelerin ortasına bastırarak çukurlaştırın. Yağlanmış tepsiye dizerek fırında pişirin.
Köfteler pişerken, patatesi püre haline getirin, zeytinyağını, tuzu ve sütü yavaş yavaş ekleyerek pürüzsüz bir kıvama getirin. Süt fazla gelirse hepsini koymayabilirsiniz, patateslerin büyüklüğüne göre miktar değişebiliyor. Pişmesine yakın köftelerin çukur kısmına bu püreleri yerleştin. Kısa bir süre daha fırında pişirip sıcak olarak servis yapın.
Afiyet olsun.

10 Kasım 2008 Pazartesi

Kırmızıbiber (dondurucu için)

Kırmızıbiber (dondurucu için)

Şu sıralar pazarlarda hala kırmızıbiberler var. Eğer siz de salatalarını seviyorsanız geç kalmadan alıp dondurucularınıza atabilirsiniz.

İster fırında közleyin, ister hafifçe haşlayın.
Ben büyükçe bir tencereye dolana kadar koyup, biraz su koyuyorum.
Tencerenin 1/3 ne su koymanız yeterli. Kısa sürede biberler yumuşuyorlar, ilk sıcaklığı geçtikten sonra kabuklarını soyup poşetliyorum, pipetle havasını alıyorum.
Sonra kışın tüketilmek üzere dondurucuya atıyorum. Yapacak olanlara kolay gelsin.
Afiyetler olsun.



8 Kasım 2008 Cumartesi

Mantarlı Tavuk sote

Mantarlı Tavuk sote

Malzemeler:
500 gr kuşbaşı tavuk
1 kuru soğan
2–3 domates
3 yeşilbiber
1 taze kırmızıbiber
1 kâse dolusu doğranmış mantar
1 tatlı kaşığı biber salçası
Kırmızı pul biber, karabiber, tuz
3 çorba kaşığı zeytinyağı



Yapılışı:
Kuşbaşı tavukları yıkayıp süzdürün. Yemeklik doğradığınız soğanları zeytinyağında hafif pembeleştirdikten sonra, doğradığınız biberleri, tuzu ve kuşbaşı etleri de koyarak kavurun. Etlerin rengi değişip yumuşadığında mantarları da ekleyin, kavurmaya devam edin. En son baharatları, salçayı domatesleri de ekleyerek pişirmeye bırakın. Pişme sırasında mantar suyunu salacaktır, domateste öyle, onun için su koymaya gerek koy, ama siz daha sulu severseniz, arzunuza göre su ekleyebilirsiniz. Yemeğiniz piştiğinde sıcak olarak servis yapabilirsiniz.
Afiyet olsun.

6 Kasım 2008 Perşembe

Kol Böreği

Kol Böreği

Yine çok eskilerden bir tarif, daha blogcu olmadan. Yemek saati programını izleyenler bilirler sevgili Füsun Fırat birbirinden güzel yemekler paylaşıyordu bizlerle. Şu an blog sayfaları olan arkadaşlarımla buradan önce yemek saatinin forum sayfalarından görüşüyorduk. Nerdeyse akşam olunca hep birlikte pc başına geçip sohbet ediyorduk, çok güzel dostluklar kurulmuştu aramızda. O zaman da, yaptığımız yemeklerin pastaların resimlerini çekip o sayfalarda tarifleriyle paylaşıyorduk. İşte o zaman Füsun Hanımın tarifiyle yaptığım bu kol böreğini resimlerini çekmiştim ama tabii yapılış aşamalarını gösteren fotoğraflar yok. Onun için bir köşede duruyordu. Ama bu güzel böreği yine de sizlerle paylaşmak istedim.

Bu arada yemek saatiyle tanıyıp çok sevdiğim canım arkadaşım Gül’e ( Gül’ün mutfağından ) de acil şifalar diliyorum. Bir an önce iyileşip aramıza dönmesini gönülden diliyorum. Dualarımız seninle güzel yürekli arkadaşım…


Malzemeler:

Hamuru için
4 su bardağı un
1 fincan zeytinyağı
1 tatlı kaşığı tuz
1 su bardağı ılık su
Arasına sürmek için
1 çay bardağı zeytinyağı
100 gr eritilmiş margarin veya tereyağı


İç Malzemesi
1 kâse kavrulmuş kıyma
2 adet patates
1 küçük soğan
½ çay bardağı zeytinyağı
Karabiber, kırmızı pul biber, tuz

Üzeri için
1 yumurta sarısı
Çörekotu



Yapılışı:
Öncelikle içini hazırlayıp soğumaya bırakın. Yemeklik doğradığınız soğanı zeytinyağında kavurun, rendelenmiş çiğ patatesi, tuzu ekleyerek kavurmaya devam edin, patatesler yumuşadığında kavrulmuş kıymayı da ilave edin, karıştırın, ateşten aldıktan sonra baharatlarını ekleyerek soğutun. Dilerseniz çiğ patates yerine haşlanmış patateste kullanabilirsiniz. Ya da arzunuza göre değişik içler hazırlayabilirsiniz. Ama kol böreğinin kıymalısı bizde daha çok seviliyor.

Daha sonra hamur için gerekli malzemeleri karıştırıp, yoğurarak hamuru hazırlayın. 10 eşit bezeye bölün. Her bezeyi pasta tabağı büyüklüğünde açın. Eritilmiş tereyağıyla zeytinyağını birbirine karıştırarak, beş tanesinin arasına bu yağ karışımını sürerek üst üste koyun. Açtığınız diğer beş hamura da aynı işlemi uygulayın. Böylece 2 tane yufkanız olacak. Her birini ayrı ayrı açabildiğiniz kadar büyüklükte açın. Yufkanın ortasını delin, yuvarlak kısımlara iç harcın yarısını koyun. Kenarlardan çekiştirerek, ortaya doğru rulo yapın. Çekme işlemiyle yufka daha da incelecektir. Çekiştirdikçe ortadaki delikte genişleyecektir. Büyük bir simit şeklini alacaktır. Sonra bu yuvarlak rulonun bir kenarını keserek düz uzun bir rulo elde edin. Yağlanmış tepsiye, orta kısımdan başlayarak gül böreği gibi dolayarak yerleştirin. Diğer yufkaya da aynı işlemi uygulayarak tepsideki böreğin etrafına dolayın. Böylece büyük bir tepsi börek ortaya çıkıyor. Tek tek hamur açmaktan daha kolay ve yufkadan daha da ince oluyor. Üzerine yumurta sarısı sürerek 200 dereceli fırında kızarana kadar pişirin. İlk sıcaklığı geçtikten sonra servis yapın.
Afiyet olsun.

4 Kasım 2008 Salı

22. Yıla Merhaba

22. Yıla Merhaba

2 Kasım pazar günü evlilik yıldönümümüzdü. Tam 21 yılı geride bıraktık. Beraberliğimizde ise 26 yılı… Güzel iki kızımızla birlikte acısıyla tatlısıyla nice güzel günlerimiz oldu, çok şükür beraberce bu günlerimize ulaştık. Bu özel günümüzde biraz rahatsızlığım nedeniyle sade bir sofra hazırlayıp yemeklerimizi neşeyle yiyerek bu günümüzü kutladık.


Host unlimited photos at slide.com for FREE!

Host unlimited photos at slide.com for FREE!

Ardından da kızlarımızın aldıkları pastamızı kestik.
Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Daha nicelerine de, sevdiklerimizle, çocuklarımızla, cancağızımla beraberce, sağlıkla elele ulaşmayı diliyorum inşallah…
Cancağızım seni tanıdığım, seninle bir yaşamı paylaştığım için de çok mutluyum…
Herkese de yuvasında, huzurlu, mutlu bir yaşam diliyorum.
Bu güzel günümüzü de ailemizden biri gibi olan siz sevgili dostlarımızla da paylaşmak istedik.
Sevgilerimizle…

2 Kasım 2008 Pazar

Uluslar arası Arkadaşlık Ödülü

Uluslar arası Arkadaşlık Ödülü

"DÜNYA ÇAPINDA ARKADAŞLIK ÖDÜLÜ"
Uluslar arası arkadaşlık ödülünün amacı blogları dünya çapında tanıtmakmış. Bu güzel ödüle canım arkadaşlarım;

* http://www.onerilerim.blogspot.com/
* http://iremlemekanlar.blogspot.com/
* http://ayseninevi.blogspot.com/
* http://kizilciksurubu.blogspot.com/
* http://muhteremleafiyetle.blogspot.com/
* http://hayriye73.blogcu.com/
* http://www.ebruakin.blogspot.com/
* http://dilekkmutfakta.blogspot.com/
* http://zehra50.blogspot.com/
* http://angel-mutfaktabirmelek.blogspot.com/
* http://19levent63.blogcu.com/

beni de layık görmüşler. 11 arkadaşımdan bu değerli ödülü almaktan çok mutlu oldum ve duygulandım. Kendilerine çok teşekkürler ediyorum. Sanal ortamda böylesi çıkarsız güzel dostlukların kurulması ise çok daha güzel… Blog arkadaşlarımın hepsini çok seviyorum ve bu güzel arkadaşlığımızın daha uzun yıllar sürmesini diliyorum. Bunu bloglarımızın kısa süreli de olsa kapatılması sırasında çok daha iyi anladım. Bense bu anlamlı ödülü arkadaş listemdeki tüm arkadaşlarıma vermek istiyorum. Hepiniz bu ödüle fazlasıyla layıksınız, en içten sevgilerimle…

31 Ekim 2008 Cuma

Yeşil Zeytin Salatası

Yeşil Zeytin Salatası


Yine arşivimde yayınlanmasını unuttuğumuz bir tarifimi daha buldum. Bu salatayı biz çok severek yeriz. Antakya'dan eşimin kuzeninin göndermiş olduğu (ki sağolsun her sene zamanı geldiğinde yollar) taze yeşil zeytinlerden yaptık. Yeşil zeytin zamanının geldiği şu sıralarda sizlerle paylaşmak istedik...


Malzemeler:
1 kâse çekirdekleri ayıklanmış yeşil zeytin
1 kuru soğan
1 çorba kaşığı biber salçası
1 tatlı kaşığı domates salçası
1 çorba kaşığı limon suyu
2 çorba kaşığı nar ekşisi
2 çorba kaşığı zeytinyağı




Yapılışı:
Doğradığınız soğanı, salçaları, nar ekşisini, zeytinyağını iyice karıştırın. Sonra doğranmış zeytini de ilave edip karıştırın. Bir servis tabağına alarak, buzdolabında en az yarım saat bekletip servis yapın. Arzu ederseniz bu salataya domates ve kekikte ekleyebilirsiniz, ekşi ve yağ miktarını da ağız tadınıza göre artırıp, azaltabilirsiniz.
Afiyet olsun.


(NOT: Diğer blogcu sayfamızda daha önce yayınlamış olduğumuz tarifler için
Ekşili Yeşil Zeytin ve Kırma Yeşil Zeytin )

29 Ekim 2008 Çarşamba

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun...


Cumhuriyet Bayramımız, bu ülkeye ait olduğunu düşünen; bu ülke için bir çivi çakan ve bu ülke için canını feda edebilecek herkese kutlu olsun !!!


Başka "Cumhuriyet"e ihtiyaç yok...

28 Ekim 2008 Salı

Blogger erişime açıldı



Blogger erişime açıldı

hakkımız olanı aldık:-)))yayına devam

(Alıntı)
Geçtiğimiz cuma günü erişime kapatılan Blogger'ın yasağı bugün öğle saatlerinde kaldırıldı. Siteye erişim yeniden engellenebilir.

Blogger.com'un 4 günlük yasaklanma macerası nihayet sona erdi. Artık herkes blog'una giriş yapabilir. Chip.com.tr'nin Google Türkiye'den aldığı bilgiye göre, geçtiğimiz Cuma günü Türkiye'den erişime kapatılan www.blogger.com, 4 günlük yasaklama macerasından sonra tekrar özgürlüğüne kavuştu. Bilindiği gibi popüler blog sitesi Blogger, Lig TV'den yapılan şikayet üzerine erişime kapatılmıştı.

Kararın kaldırılma nedeni ise şimdilik "delillerin yetersiz olması ve yeni delillerin toplanma isteği" olarak açıklandı. Eğer bir gelişme olmazsa, bir süre sonra aynı yasağın tekrar gündeme gelmesi de beklenebilir...

Birçok yasaklı site arasına Blogger'ın da eklenmesi, belki de bugüne kadar gösterilen en büyük tepkiyi de beraberinde getirmişti.

(Chip.com.tr)

26 Ekim 2008 Pazar

Biz halk olarak ''BECERİRİZ''...



Biz halk olarak ''BECERİRİZ''...

Millet olarak birşeyin cılkını çıkarmakta üstümüze yoktur herhalde. Girdiğimiz her işin içine eder bırakırız. Birileri işe yarar, insanlığa faydalı birşeyler yaptı mı hemen kolpasını, sahtesini, artık orjinaline dair olmayan ne varsa onu çıkarırız. Biri hakkımızda gerçekte olsa olumsuz bir fikir beyanında bulundu mu hemen karşı cephe açar, savaş açarız. Biz böyle bir milletiz işte, bizden iyisini hazmedemiyoruz. Bize yapılan eleştirileri de hazmedemiyoruz. Hatta bu hazmedememenin neticesinde çoğu zaman kurunun yanında yaşı da yakarız ve bize göre yaptığımız herşeye değmiş ve sorun kökten halledilmiştir. Halbuki kendi kendimizi kandırdığımızın biz de farkındayızdır.

Son zamanlarda bu bahsettiğim şeylerin en bariz örneğinin internet dünyasında sık sık görmeye başladık. İlk olarak youtube‘un bir kaç densizin yüklediği videolar yüzünden tüm Türkiye’de yasaklanması ile başladı bu silsile. Aslında bu olay o tarihten sonra olacaklarında habercisiydi ancak ben gibi çoğumuz bunun farkında değildik. Youtube’un ardından Google groups, Wordpress ve daha hatırlamadığım bir çok dünya çapında yaygın olarak kullanılan hizmetler Türk kullanıcılarının hizmet erişimine Türk mahkemeleri tarafından kapatıldı. Kimler geldi kimler geçti bu yasak çemberinden diye düşündüğümüzde aslında olayın ciddiyetini daha iyi kavramış olacağız. Bir kişinin isteği üzerine milyonlarca insan bir hizmetten mahrum bırakılıyor. En son yasak kurbanı ise ne yazık ki milyonlarca blog yazarının bulunduğu Blogger oldu. Artık her sabah kalkıp düzenli olarak girdiğimiz bir sitede veya hizmette, bir sabah kalkıp da o beyaz fonda kabus gibi duran kırmızı fonlu yazıları görme korkularıyla başbaşayız saolsunlar. Gerçek dünya da bizleri rahat bırakmadıkları gibi sanal dünyada artık özgür değiliz. Özgürlüğümüzü öyle ya da böyle bir yolunu bulup kısıtlamak adamların hobisi haline geldi.

Yasaklara karşı silahımız ilk başlarda dns ve ağ ayarlarında bir kaç ufak değişiklikti ancak belli bir süre sonra o da işe yaramadı ve imdadımıza ninja gibi proxy siteleri yetişti. Başta ktunnel, vtunnel ve ntunnel vardı ancak artık a’dan-z’ye kadar herhangi bir harfi tunnel başına koyun girin bu hale geldi:)….olsun amaç hizmet olduktan sonra çoğalmaları internet kullanıcıları açısından daha iyi. Velhasılı kelam istedikleri kadar yasak koysunlar, demokrasilerde çare tükense bile internette çare tükenmez bunu da iyi bilsinler….

alıntı:
BECERİRİZ

24 Ekim 2008 Cuma

NİHAYET BU DA OLDU....


NİHAYET BU DA OLDU....

KİM NE YAPTI İSE....
YAPILANLARIN KARŞILIĞINDA BLOGGER'E DE TÜRKİYE'DEN ERİŞİM MAHKEME KARARI İLE ENGELLENMİŞ....
BİZLERİN YILLARIN BİRİKİMLERİMİZE DE ERİŞİMİMİZ ENGELLENMİŞ OLUYOR....
YILARDIR KENDİ ARASINDA ÇIKARSIZ PAYLAŞIMLARI İLE BİRBİRİNE ULAŞMIŞ,
SAYILARINI BİZLERİN DAHİ BİLEMEYECEĞİ KADAR KİŞİYİ DE MAĞDUR ETMİŞ OLDULAR....
YAZILACAK SÖYLENECEK ÇOK ŞEY VAR DA....
İŞTE....
SÖZ'ÜN BİTTİĞİ YERDE SESSİZLİK BAŞLIYOR....
AMA...
''KABULLENME' OLARAK ''KABULLENİLMEMELİ''....
TEKRAR GÖRÜŞÜNCEYE KADAR...
BAKALIM...
NE ZAMAN'mış...

23 Ekim 2008 Perşembe

Mercimekli köfte

Mercimekli köfte

Host unlimited photos at slide.com for FREE!

Malzemeler:
2 su bardağı mercimek

1 su bardağı köftelik bulgur
2 çorba kaşığı biber salçası
2 çorba kaşığı domates salçası
1 adet kuru soğan
4 adet taze yeşil soğan
Maydanoz, tuz, kırmızıbiber, kimyon
Zeytinyağı (göz kararı arzuya göre)
1 çorba kaşığı nar ekşisi




Yapılışı:

Mercimeği üzerini 2 parmak geçecek şekilde suyla ateşe oturtun. Kırmızıbiber ve tuzu da ekleyin. Mercimekler piştikten sonra bulgur, kimyon ve salçaların yarısını da katıp karıştırın, üstünü kapatıp el dayanabilecek sıcaklığa gelene kadar bekletin. Sebzeleri ince doğrayın, kuru soğanı yağda soteleyin, salçaların yarısını da ekleyerek karıştırın biraz daha kavurun. Mercimekli bulguru yoğurun, sotelenen soğanı yağıyla beraber ilave edin ve yoğurmaya devam edin. En son maydanoz, nar ekşisi ve yeşil soğan ekleyin, karıştırın, elde köfte şekli vererek, varsa marul yapraklarının üzerine dizin, üzerine arzuya göre nar ekşisi de gezdirerek servis yapın.
Afiyet olsun.

21 Ekim 2008 Salı

Mangalda Köfte

Mangalda Köfte

Yazın yazlık keyiflerimizden biri daha, malum şehirde mangal yapmak mümkün değil, ancak yazın annemlere gittiğimizde yapabiliyoruz. Etimizin içine rendelediğimiz soğan, sarımsak, kimyon, kırmızı pul biber, karabiberle etimizi iyice yoğurduktan sonra köfte şekli verip biraz dolapta beklettik, baharatları et iyice içine alsın diye, babamda mangalı yakıp güzelce köz yaptı. Bu çok önemli çünkü ateşin etlere değmemesi gerekli sağlık açısından, o zaman zararlı olabiliyor. Eşimde köftelerimizi ve domates, biberlerimizi pişirdi, tabi bu tazecik domates ve biberler de bahçemizden…

Ailece güzel bir akşam keyfi yaptık, sonrasında da sahilde yürüyüşe !…

19 Ekim 2008 Pazar

Kemalpaşa tatlısı

Kemalpaşa tatlısı

Bu tatlıyı ramazanda yapmıştım. Kolay ve pratik bir tatlı olan Kemalpaşa tatlısının paketlerinin üzerinde tarifleri var. Severek yediğimiz bu tatlıyı sizlerle de paylaşmak istedim.

Malzemeler:
1 paket hazır Kemalpaşa tatlısı
5 su bardağı su
5 su bardağı şeker
1 çorba kaşığı tereyağı
Limon suyu

Süslemek için:
Hindistan cevizi, Antep fıstığı, ceviz içi


Yapılışı:
Su, şeker, limon suyu ve tereyağını koyun şeker eriyince kuru tatlıları da ekleyin. Şerbet kaynadıktan sonra kısık ateşte tatlılar iyice şerbeti çekinceye kadar pişirin. Yalnız şerbet iyice bitene kadar pişirmeyin, şerbet tencerenin dibinde bir parmak yüksekliğinde kaldığında ateşten alıp, soğumaya bırakın. Sonra servis tabağına alın. Arzunuza göre kalan şerbeti tatlının üzerinde gezdirip Antep fıstığı, ceviz içi veya Hindistan ceviziyle süsleyip servis yapabilirsiniz.
Afiyet olsun.


Gezimizden görüntüler için:
Şirince (gidilesiyerler)
Şirince (gittiklerimden)

17 Ekim 2008 Cuma

Meyveli Kek

Meyveli Kek
(ve PORSELEN DEMLİK ÇAY SAATİ ETKİNLİĞİ 27 )

Bu keki Birsel ve İrem arkadaşımızın ev sahipliğini yaptığı porselen demlik çay saati etkinliğine gönderiyor kendisine kolaylıklar diliyorum.
Ben bu kekin tarifini Pastacı Kızın sayfasından ( MEYVELİ KEK TARİFİ ) alıp pişirdim. Çok güzel portakal aromalı bol meyveli bir kek oldu, ailecek çok beğendik. Özellikle de çocukların seveceği türden bir kek. Ben aşağıda malzemeleri değiştirmeden verdim. Yalnız yumurtalar biraz küçük olduğundan 4 yerine 5 yumurta ve 3 su bardağı un kullandım. Sıvıyağ olarak zeytinyağını kullandım. Ben o an evde olmadığından kuru meyve şekerlemesi kullanmadım, sadece üzüm ve kayısı kullandım. Üzüm ve kayısıları önce suda bekletin ve kayısıları küçük küçük kesip üzerine un serpin. Un meyvelerin dibe çökmesini önleyecektir. Şimdi kekimizin yapımına geçebiliriz.

Host unlimited photos at slide.com for FREE!
Malzemeler:
4 yumurta
1 çay bardağı yoğurt
1 çay bardağı sıvıyağ
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
1 çay bardağı portakal suyu
Kuru meyve şekerlemesi
Üzüm, kayısı, portakal kabuğu rendesi
1,5 su bardağı şeker
2,5 su bardağı un



Yapılışı:
Yumurtaları şekerle köpürüp beyazlayana kadar çırpın. Sonra sıvı malzemeleri portakal kabuğu rendesini, kabartma tozuyla karıştırılmış unu ve unlanmış kuru meyveleri, vanilyayı sırasıyla karışıma katarak yavaşça söndürmeden karıştırın. Kek kalıbına dökerek i80 dereceli fırında pişirin. Soğuduktan sonra dilimleyerek servis yapın.
Ben bu kekimi geçtiğimiz yıl silikon kalıp aldığımda yapmıştım. Yalnız silikon kalıpta diğer kek kalıplarına göre daha uzun sürede pişiyor. Ama piştikten sonra kalıptan biraz soğumasını bekleyerek çıkarın, ben sabırsızlığımdan sıcak sıcak çıkardım, gerçi bir şey olmadı ama eliniz birazcık ta olsa yanıyor, zorlanıyorsunuz. Pastacı Kıza bu güzel tarif için teşekkür ediyorum.
Afiyet olsun.

15 Ekim 2008 Çarşamba

Ekşi Aşı (Antakya Usulü)

Ekşi Aşı (Antakya Usulü)

Sizlerle yine Antakya’dan güzel bir lezzeti paylaşmak istiyorum. Antakya’da oruk (içli köfte ) yapıldığında mutlaka ekşi aşı da yapılır, tabii malzeme ona göre fazla tutulur. Bu da oruk yaptığımız bir günde yapmış olduğumuz ekşi aşı, aslında yapalı çok oldu, tabii ben yapmadım, kendim de yapıyorum ama bu, canım Hatice ablamın yaptığı ekşi aşı, epeydir arşivde yayınlanmayı bekliyordu. Ama ben size malzemeleri bu tarife göre ayarlayıp öyle vereceğim. Canım Hatice ablam ellerine sağlık…

Image Hosting by PictureTrail.com

Malzemeler:
500 gr bulgur
300 gr yağsız kıyma
1 küçük kuru soğan
1 çorba kaşığı biber salçası
1 çorba kaşığı un
Tuz, su

İç Harcı İçin:
500 gr orta yağlı kıyma
200 gr ceviz içi
1 kuru soğan
Kırmızı pul biber, karabiber, tuz

Suyu İçin:
4-5 diş sarımsak
1 kuru soğan
1 kg domates rendesi
3 çorba kaşığı zeytinyağı
2 çorba kaşığı un
2 çorba kaşığı nar ekşisi
1 tatlı kaşığı şeker
1 çorba kaşığı domates salçası
Pul biber
1 çorba kaşığı nane, tuz,su




Yapılışı:
İç harcın hazırlanışı:

Kıymayı kavurun, daha sonra incecik doğranmış soğanları da ilave edip soğanların rengi değişene kadar kavurmaya devam edin. Biz çok fazla soğanlı sevmediğimiz için bu kadar soğan kullandım. Aslında soğan arzuya göre daha fazla konulabiliyor. Sonra pul biberini ve ince kıyılmış cevizleri de ekleyip biraz daha kavurup, ateşten alın, karabiberini serpip soğumaya bırakın. İç harcın bulunduğu kabı hafifçe eğerek yağların süzülmesini sağlayın. Yağını süzmezseniz oruklar pişme sırasında patlayabilir.

Dış harcın hazırlanması:
Büyük bir tepsiye bulguru dökün, üzerine salça, tuz ve 1 küçük soğanı doğrayın, bulgur ıslanacak şekilde biraz soğuk su ekleyip ıslatın. Bunu et makinesinden iki defa geçirin. Elinizi ıslatarak bulguru iyice yoğurun, unu da ilave ederek, kıvamını bulana kadar yoğurun. Kıvamını bulunca daha önceden rondoda iyice çektiğiniz yağsız kıymayı, yavaş yavaş ekleyerek yoğurmaya devam edin. Pürüzsüz macun gibi bir kıvama gelince olmuş demektir.

Bu harçtan ceviz büyüklüğünde parçalar kopararak, elinizde yuvarlayın. Sonra işaret parmağınızla resimdeki gibi incecik oyun,(aynı içli köftede yapıldığı şekilde) iç harcını koyun, elinizle çevire çevire açık kısmı kapatın. Daha sonra iki avucunuzun arasında oruğu birkaç sefer çevirerek düzgün bir şekil almasını sağlayın. Bu işlemleri yaparken elinizi ıslatmayı unutmayın. Bir de bu harçtan fındık veya fındıktan biraz büyükçe parçalar kopartıp avucunuzda yuvarlayarak minik köfteler yapın.


Bu köftelerin içine Antakya’da aslında içyağı, tuz ve nane karışımı ya da margarin tuz, nane karışımı koyarlar. Ama biz bu şekilde yemediğimiz için oruk (içli köfte)iç harcından hazırlıyoruz.

Suyunun Hazırlanması:
İnce doğradığınız soğan ve sarımsağı zeytinyağında hafifçe sarartın. Domates rendesini (ben kışın yaptığım için yazdan hazırladığım 1 kavanoz domates rendesini kullandım) ve salçayı ekleyin. Bir taşım kaynadıktan sonra suda ezdiğiniz unu ve nar ekşisini ilave edin. Yeteri kadar suyunu(4 su bardağı kadar), şekerini ve tuzunun koyun. Bir çorba gibi sulu olacaktır. Bu şekilde iyice kıvamını alıp lezzetlenene kadar kaynatın. Arzu ederseniz, sarımsak ve soğanı soteledikten sonra doğranmış havuç, kabak ekleyebilirsiniz.

Kaynamış olan suya hazırladığınız köfteleri atarak pişirin. Pişme esnasında tencerenin ağzını açık tutun. Köfteler piştiğinde, kuru nane serperek sıcak olarak servis yapın.

Hazırladığınız köfteler fazla olursa bir kısmını poşetleyip dondurucuda saklayabilirsiniz. Ben öyle yapıyorum. Daha sonra bu çorba suyunu hazırlayıp, dondurulmuş köfteleri çözdürmeden içine atarak pişirebilirsiniz.
Bu güzel lezzeti herkese tavsiye ederim. Köfteler oruktan (içli köfte) daha küçük olduğundan daha kolay yapılıyor. Yapacak olanlara kolay gelsin diyorum.
Afiyet olsun.

12 Ekim 2008 Pazar

Peynirli İrmik Tatlısı (Antakya Mutfağından)

Peynirli İrmik Tatlısı (Antakya Mutfağından)

Malzemeler:
2 su bardağı irmik
125 gr tereyağı
8 su bardağı su
5 su bardağı şeker
400 gr taze mayalanmış tuzsuz künefelik peynir

Üzeri için:
Tarçın


Yapılışı:
Tereyağını eritin irmiği ekleyip kavurun, kavururken irmiğin çok kızarıp yanmamasına dikkat edin. Hafif pembeleşip, kaşığa sarmayıncaya kadar kavurun. Karıştırarak suyunu ilave edin. İrmikler şişip muhallebi kıvamına geldiğinde şekerini ekleyin. Şeker miktarını arzunuza göre azaltıp çoğaltabilirsiniz. Şekerini koyunca hafif sulanacaktır tekrar muhallebi kıvamını aldığında, yıkayıp elinizde ezdiğiniz peynirleri ekleyip karıştırın. Ateşi kapatın ve tencerenin kapağını kapatarak bir 5 dakika kadar bekletin. Sıcak olarak tabaklara koyup üzerine tarçın serperek servis yapın.
Afiyet olsun.

Not: İsteyenlere diğer sayfamda daha önce yayınlamış olduğum benzer tarif için
Peynirli İrmik Tatlısı


10 Ekim 2008 Cuma

Su kabağı (Nar ekşili)

Su kabağı (Nar ekşili)

Bu yemeği sevgili arkadaşım Celile’ciğimin tarifiyle ( Su kabağı) yaptım, kendisine çok teşekkürler ediyorum. Bu güzel Urfa yemeğini sizlerle de paylaşmak istedim.


Image Hosting by PictureTrail.com
Malzemeler:
1 su kabağı
250 gr kuşbaşı et
1,5 su bardağı haşlanmış nohut
5 -6 adet domates
3–4 diş sarımsak
Kuru nane, tuz
1 çorba kaşığı biber salçası
2 çorba kaşığı domates salçası
1 tatlı kaşığı limon tuzu veya 1 su bardağı koruk suyu ( ben nar ekşisi kullandım)
3 çorba kaşığı zeytinyağı




Yapılışı:
Kuşbaşı etleri, zeytinyağıyla birlikte pişmeye bırakın. Diğer taraftan kabağı soyun ve kare kare doğrayın. Domatesleri rendeleyin. Etler yumuşadığında üzerine salçaları, rendelenmiş domatesleri, tuz ve kabakları ekleyin. Üzerini örtecek kadar yeterli suyunu ekleyin. Kabaklar yumuşayınca haşlanmış nohutları, sarımsağı, ekşiyi (ben koruk suyum olmadığı için nar ekşisi kullandım) katın ve hepsi birbiriyle özleşene kadar bir taşım daha kaynatın. Ateşten alınca üzerine kuru nane serperek sıcak olarak servis yapın. Arkadaşımın önerisiyle yanında dondurucudan çıkarttığım içli köfteyle beraberce servis yaptım tabii yanında salatayla, bizlerin hoşuna gitti, sizlere de tavsiye ederim.
Afiyet olsun.

8 Ekim 2008 Çarşamba

Zeytinyağlı Kabak Yemeği

Zeytinyağlı Kabak Yemeği

Image Hosting by PictureTrail.com
Geçtiğimiz yıl hem yemek saati forum sayfalarından hem de blogcu sayfalarından arkadaşım Celileciğim( ocak başı ) bize resimlerini gördüğünüz bu su kabaklarını, acı yeşilbiberini ve tabii ünlü isotlarını göndermişti. Ama o sıralar pc de epey sıkıntılar yaşayıp yayınlayamamış, kışın da yayınlamak istememiştim. Yine yazı geçirdik sonbahara girdik ama bir türlü yazısını yazıp yayınlama fırsatım olmadı. Bugün sizlerle arkadaşımın gönderdiği su kabağından Antakya’da öğrendiğim zeytinyağlı kabak tarifini paylaşmak istedim. Diğer kabaklarla da yapabilirsiniz bu yemeği, ama su kabağıyla yapılanın lezzeti bir başka oluyor. Sonra da Celile arkadaşımın tarifiyle bu kabakla yapılan bir Urfa yemeğini de paylaşacağım sizlerle. Canım arkadaşım şu sıralar sayfasını güncellemese de çok güzel tarifler var sayfasında özellikle de Urfa yemekleri, ben çoğunu denedim, çok beğendik, sizlere de tavsiye ederim sayfasını ziyaret etmenizi, sizlerin de beğeneceğini umuyorum. Kendisine bu vesileyle tekrar teşekkürlerimi iletiyorum. Blogcu sayfalarında böylesi güzel dostluklarımızın daim olmasını diliyorum.
Bizlerin severek yediği bu yemeği umarım sizler de beğenirsiniz.

Malzemeler:
1 su kabağı
1 kâse dolusu haşlanmış nohut
3 kuru soğan
1 kg domates
1 baş sarımsak
1 tatlı kaşığı biber salçası (arzuya göre)
Kırmızı pul biber, kuru nane, tuz
2 tatlı kaşığı tozşeker
½ çay bardağı sızma zeytinyağı
3 çorba kaşığı nar ekşisi (arzuya göre miktar arttırılabilir)




Yapılışı:
Kabağı soyup yıkayın, boylamasına kesin. Sonra bunları verev şekilde doğrayın. Domatesleri küp küp, soğanları yemeklik doğrayın. Sarımsakları çok küçük olmayacak şekilde kesin. Sonra, domates, soğan, sarımsak, haşlanmış nohut, tuz, pul biber, şeker, biber salçası, eğer domatesler renksizse domates salçası, hepsini bir kabın içinde karıştırın. Sonra genişçe bir tencereye bir sıra kabak koyun, üzerine bu karışımdan yayın. Malzemeler bitene kadar, en üste hazırladığınız karışım gelecek şekilde yerleştirin. Üzerine zeytinyağını gezdirin, su eklemeyin, fazlasıyla sulanıyor, kısık ateşte tüm malzemeler iyice yumuşayana kadar pişirin. Ateşten almadan önce nar ekşisini gezdirin bir iki dakika daha ateşte tutun. Nanesini serpin ve ateşten alın. Ağzı kapalı olarak soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra servis kabına boşaltıp, pilavla birlikte servis yapabilirsiniz. Yanında da patatesli köfte ya da turşu da güzel olur.
Afiyetler olsun.

6 Ekim 2008 Pazartesi

Şeker Pancarı

Şeker Pancarı

Hiç şeker pancarı yediniz mi bilmiyorum ama ben severek yerim. Adından da anlaşılacağı gibi şeker gibi bir tadı var. Şekerpancarından şeker elde edildiğine göre tabii bundan doğal ne olabilir ki… Genelde bu mevsimlerde Samsun Ankara arasındaki yolculuklarımızda bolca şekerpancarı taşıyan traktörlere rastlarız. İşte bu yolculuklarımız sırasında onlardan bu pancarlardan alırız. Sonra bu pancarları bir güzel soyar iyice yıkar, birkaç parçaya böler ve su koyarak yumuşayana kadar haşlarım. Sonra da dilimleyerek bu şekilde yeriz.
İsterseniz biraz sarımsak ve sirke karışımını bu dilimlenmiş pancarların üzerine dökerek buzdolabında bir gün beklettikten sonra turşu gibi de yiyebilirsiniz. Her iki şekliyle de güzel oluyor, yapacak olanlara kolay gelsin.
Afiyet olsun.

4 Ekim 2008 Cumartesi

Libye (Taze börülce) (dondurucu için)

Libye (Taze börülce) (dondurucu için)

Malzemeler:
3kg taze börülce
1 kg domates



Yapılışı:
Börülceleri ayıklayıp yıkadıktan sonra, küçük küçük kesin. Domatesleride yemeklik doğrayın ve her ikisini birden bir tencereye alarak ara ara karıştırarak kavurun hiç su eklemeyin, domatesin suyu yeterli olacaktır. Arzunuza göre daha fazla da domates kullanabilirsiniz. Börülceler yumuşayıp suyunu çektiğinde ateşten alın ve soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra poşetlere koyarak, pipetle havasını alın ve ağızlarını kapatarak dondurucuya koyun. İstediğinizde dondurucudan çıkarıp çözdürmeden yemeğini pişirebilirsiniz.
Afiyet olsun.

2 Ekim 2008 Perşembe

Renkli domatesler + Börülce Salatası

Renkli domatesler + Börülce Salatası

Sevgili arkadaşlarım bu sıralar biraz yoğunluk nedeniyle ziyaretlerinize gelemedim, kusura bakmayın, ama daha sonra inşallah hepinizin ziyaretlerine geleceğim. Ziyaretleriniz için hepinize çok teşekkürler ediyorum, inşallah hepiniz de bu sürede çok güzel bir bayram geçirmişsinizdir ve daha nicelerinde de dilerim birlikte oluruz.

Daha önceki yazılarımdan Samsun’daki organik pazarımızdan bahsetmiştim. İşte bu pazarımızdan aldığımız renkli domatesler, seyri bile güzel, lezzetlerine diyecek yok, hele o yeşil domatesler olmamış gibi görünmesine rağmen öylesine tatlıydı ki, hepinize de tavsiye ederim. İşte o gün börülce salatası da yapmıştım ve renkli (sarı + kırmızı + yeşil) domateslerimizle de renklendirdim, sizlerle de paylaşmak istedim. Börülce salatasının tarifini hepiniz biliyorsunuzdur ama ben bir de benim yaptığım şekliyle tarifini vermek istedim.

Malzemeler:
500 gr taze börülce


Sosu:
1tatlı kaşığı biber salçası
3 çorba kaşığı nar ekşisi
1 limon suyu
½ çay bardağı sızma zeytinyağı
Kırmızı pul biber




Yapılışı:
Börülceleri ayıklayıp yıkadıktan sonra, bir tencereye alın, su ve tuz koyarak börülceler yumuşayana kadar haşlayın. Daha sonra süzüp soğuyunca bir servis tabağına alın. Ayrı bir yerde sos için gerekli malzemeyi iyice karıştırın ve haşlanmış börülcelerin üzerine dökerek karıştırın, arzunuza göre domates dilimleriyle süsleyin. Buzdolabında bir saat kadar beklettikten sonra servis yapabilirsiniz. Böylece bekleme süresinde daha da lezzetleniyor.
Afiyet olsun.

Pamukkale Fotoğrafları:
Denizli Pamukkale

Pamukkale Slayt ve yazıları:
Denizli – Pamukkale ve antik müzesi 1

30 Eylül 2008 Salı

Haşlanmış Mısır

Haşlanmış Mısır
Host unlimited photos at slide.com for FREE!


Annemlerin bahçesinde birçok sebze ve meyve var. Bunların tazelerini dalından kopartıp yemek, tazeliklerinden dolayı tadları, bir başka oluyor.
Bu sefer de bahçeden kopartılmış mısırların taze iken haşlanması ile süt mısırlarını yemekten ayrı bir zevk aldık. Mısırı haşlarken içine biraz tuz ve şeker de atarsanız çok daha lezzetli olacağını göreceksiniz. Bizim çocuklar böylesini çok seviyorlar.

Image Hosting by PictureTrail.com
Tabii mısır püsküllerini de daha sonra kullanmak üzere ayırıp kuruttuk, özellikle bildiğim kadarıyla böbrekler için çayı çok faydalı, Eylül ayının sonlarına geldik ama bizim buralarda bir ay kadar daha pazarlarda mısırlar bulunur, hem de yazdan daha bol, bitmeden birkaç kez daha yiyelim istedik.
Afiyetler olsun.

28 Eylül 2008 Pazar

İncir Reçeli

İncir Reçeli

Ben bu reçeli bahçeden topladığımız, daha doğrusu babamın topladığı, incirlerden yaptığım için göz kararı yaptım, bir ölçüsü yok. Ayrıca incir reçeli yapmakta zorlananlar için de pratik bir yapım şekli. İstediğiniz kadar inciri alıp, kabuklarını soyun ve iri parçalar halinde kesin, bir tencereye alın ve üzerini örtecek kadar şeker dökün, hemen ateşe oturtun. Ara ara kontrol ederek kıvamına bakın. Eğer şeker az gelirse pişme esnasında ilave edebilirsiniz.
Ateşten almadan önce limon suyu ekleyerek bir iki dakika daha kaynatıp, sıcak olarak kavanozlara koyup, kapağını sıkıca kapatın ve ters çevirerek soğuyuncaya kadar bu şekilde bekletin.
Image Hosting by PictureTrail.com
Bu marmelat kıvamında, tatlı niyetine de yenebilen güzel bir reçel oluyor. İsterseniz pişme esnasında birkaç tane karanfil de katabilirsiniz.
Afiyet olsun.


Not: Ege gezimiz sırasında ziyaret etiğimiz Burdur İnsuyu mağarası 1...
Burdur İnsuyu mağarası 2...
Gezinin Fotoğrafları:
Burdur İnsuyu mağarası

26 Eylül 2008 Cuma

Zeytinyağlı Patlıcan

Zeytinyağlı Patlıcan

Tüm gönül dostlarımızın, sağlıkla eriştiğimiz mübarek KADİR GECESİ'ni kutluyor, hayırlarla dolu daha nicelerine ulaşmalarını diliyoruz.

Image Hosting by PictureTrail.com
Yazın sıklıkla yaptığımı bu zeytinyağlıyı bu sefer annemlerin bahçesinden topladığımız taze patlıcan, domates, yeşilbiber ve maydanozlarla yaptım. Çok hafif ve lezzetli olan bu yemeğe bazı yerlerde İstanbul İmambayıldısı da deniyor. Tabi sebzeler bahçeden olunca lezzeti ve tadı daha da güzel oldu.

Malzemeler:
3 Patlıcan
2 kuru soğan (orta boy)
5 domates (orta boy)
1 baş sarımsak
1 tatlı kaşığı biber salçası
Kırmızı pul biber (arzuya göre)
2 çorba kaşığı şeker
Tuz, sızma zeytinyağı
Yeşilbiber
Maydanoz





Yapılışı:
Patlıcanları alaca soyun,3 parmak genişliğinde kesin, sonra kesilmiş parçaları boylamasına yarım cm kalınlığında kesin tuzlu suda bekletin. Domates ve soğanları küçük küçük doğrayın, sarımsakları ayıklayın. Domates, soğan, salça, şeker, sarımsak ve tuzu bir kapta karıştırın. Tencereye bir sıra patlıcanlar, bir sıra yaptığınız karışımdan olmak üzere kat kat döşeyin, üzerine zeytinyağı gezdirin, kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirin. Su koymayın, domatesten dolayı sulanıyor. Kızartma işlemi olmadığı için çok hafif oluyor. Piştikten sonra arzu ederseniz üzerini ince kıyılmış biber ve maydanozla süsleyebilirsiniz.
Afiyet olsun.

NOT: Bu seneki Ege gezimizden görüntü ve yazılar için:
Burdur ve Taşoda Konağı Etnografya Müzesi
Burdur ve Taşoda Konağı

24 Eylül 2008 Çarşamba

Taze Barbun Fasulyesi (Dondurucu için)

Taze Barbun Fasulyesi (Dondurucu için)

Bu gezimiz esnasında Burdur'da Çörekotu kahvesi de içtik. İlginizi çekerse bakmanızı öneriyorum.

Malzemeler:
2 kilo taze barbun fasulye
4 tane domates
2 taze kırmızıbiber
Buzdolabı poşeti
Pipet



Yapılışı:
Fasulyeleri yıkayıp bir tencereye alın, üzerine domatesleri, biberleri doğrayın. Fasulyeler hafif yumuşayana kadar soteleyin, ateşten alıp soğumaya bırakın. Buzdolabı poşetlerine koyun, pipetle havasını alın ve ağzını sıkıca bağlayıp dondurucuya koyun.
Afiyet olsun.

22 Eylül 2008 Pazartesi

Çaylı Yaş Pasta – Masa

Çaylı Yaş Pasta – Masa

Sevgili arkadaşlarım, bu yıl hiç iftar sofralarımı görüntülemedim. Sanırım akşam telaşıyla yemekleri iftara yakın masaya yerleştirip sonra da hep unuttum. Güzel bir ramazan geçirdik, dostlarla beraber iftarlarımızı açtık, çok az geceyi yalnız geçirmişiz. Hafta içinde de iki gün daha misafirimiz olacak, sonra da Allah kısmet ederse tatilin de uzun olmasını fırsat bilerek bayram öncesi cumartesi günü yine yolculuğa çıkacağız inşallah.
Bu sefer yönümüz Urfa – Mardin tarafı. Tabi yolumuz üzerindeki şehirlere de şartlar elverdiğince zaman ayırmaya çalışacağız.
Geçtiğimiz kış, günlerimizin çay sofralarını görüntülemiş ama yayınlamayı unutmuştum. Ramazanın son günlerine yaklaştığımız şu günlerde ben de çay sofralarımızı paylaşmak istedim sizlerle. İşte soframızdakiler:

Çaylı yaş pasta
Image Hosting by PictureTrail.com
Herkes beğendi
Yoğurtlu karnabahar salatası
Image Hosting by PictureTrail.com
Antakya kısırı
Image Hosting by PictureTrail.com
Antakya’nın ekmek oruğu
Image Hosting by PictureTrail.com
Peynirli tepsi böreği
Image Hosting by PictureTrail.com
Zeytinyağlı barbunya fasulye
Ev yapımı ekmek



Bu tariflerin hepsini daha önce yayınlamıştım, arzu ederseniz arşivden bakabilirsiniz.
Hepinize bereketli iftar ve sahur sofraları diliyorum.
Afiyetler olsun.

20 Eylül 2008 Cumartesi

Soslu Kıymalı Erişte

Soslu Kıymalı Erişte

Image Hosting by PictureTrail.com
Malzemeler:
1 paket hazır erişte
1 kuru soğan
1 tane yeşilbiber
Zeytinyağı veya tereyağı(miktar arzunuza göre)
Bir kâse dolusu kavrulmuş kıyma
3 – 4 büyük domates rendesi
1 tatlı kaşığı biber salçası(ev yapımı)
1 tatlı kaşığı domates salçası(ev yapımı)
Nane, tuz, kırmızı pul biber, karabiber


Yapılışı:
Bir tencereye su koyun kaynadıktan sonra tuz ve biraz zeytinyağı koyarak karıştırın, erişteyi ekleyin, pişmeye bırakın. Erişte pişene kadar sosunu hazırlayın.
Soğanı zeytinyağında biraz soteledikten sonra yeşilbiberi ve kıymayı da ekleyin, sotelemeye devam edin. Domatesleri, salçaları ekleyerek, kıvamını alıp pişince, ateşten alın, baharatları ve naneyi ekleyerek karıştırın.
Makarnayı kontrol ederek, yumuşayıp pişince süzün, servis kabına alarak, sosunuzun bir kısmını ayırın ve diğerini eriştenin üzerine boşaltarak erişteleri ezmeden karıştırın. Sonra ayırdığınız sosu da en üste dökerek, servise hazır hale getiriniz. Sıcak sıcak soğumadan, yanında ayranla servis yapabilirsiniz.
Eriştenin suyunu dökmeyip çorbalarda da kullanabilirsiniz.
Afiyet olsun.

18 Eylül 2008 Perşembe

Kıvırma Böreği

Kıvırma Böreği

Biz bu böreği yazın gezimiz sırasında Manisa’da, arkadaşımızın annesinden yemiştik, tabii tarifi almış, resimlerini de yayınlamıştım. Kendisine bu güzel tarif için tekrar teşekkürlerimi iletiyorum.
Ramazan gelince bu böreği yapmak kısmet oldu. İlk yapışımda katladığım yufkanın yarısına yağ sürmüştüm ama yağın yetersiz olduğunu görmüştüm. Bir de sosu dökünce hemen fırına vermiştim ve 200 derecede pişirmiştim, ama arka köşelerin daha önce kızardığını görmüştüm. İkinci yapışımda, dereceyi 180 e düşürdüm, her tarafı aynı şekilde kızardı. Yağı da katladığım yufkanın her tarafına sürdüm ve sosu döktükten sonra bekletince hem daha güzel kabardı, hem de yağı ve lezzeti daha güzel oldu. Resimlerde yağın yufkanın yarısına sürülmesini görünce yanılmayasın diye hem de yaptığım değişikleri ekledim. Tabii herkesin fırını farklı, ısı derecesini siz kendinize göre ayarlayabilirsiniz. Ben diğer böreklerde 200 dereceyi kullanırdım bu börekte fazla geldi. Yumuşacık bir börek yemek istiyorsanız, buyurun tarifimize geçelim.

Malzemeler:
1 kg yufka

Arasına:
Lor, çökelek veya peynir(ben lorla otlu çökelek kullandım)
Zeytinyağı

Üzeri için:
2 yumurta
1 kâse yoğurt
2 su bardağı süt
Susam veya çörekotu


Yapılışı:
Bir yufkayı masaya yayın, karşılıklı iki kenarı uç uca gelecek şekilde resimdeki gibi katlayın. Üzerine zeytinyağı sürün, yarısına lor yerleştirin ve boş olan kısmı üzerine katlayın. Elinizle her iki taraftan büzüştürerek pilili şekli verin. Daha sonra istediğiniz büyüklüklerde keserek yağlanmış tepsiye yan yana dizin. Tüm yufkalara aynı işlemi uygulayın. Üzeri için gerekli malzemeyi çırparak böreğin her tarafına gelecek şekilde dökün, iyice sosunu çekmesi için bekletin, arzunuza göre susam, çörekotu serpin, 180 derecede pişirerek sıcak olarak servis yapın.
Afiyet olsun.

16 Eylül 2008 Salı

Kereviz Salatası

Kereviz Salatası
Image Hosting by PictureTrail.com

Malzemeler:
1 tane kereviz
2 tane havuç
Maydanoz
Limon suyu, tuz
Sızma zeytinyağı



Yapılışı:
Kereviz ve havucu soyup ayrı kaplara rendeleyin, üzerlerine tuz ve limonsuyu döküp karıştırın. Daha sonra servis yapacağınız kaba arzunuza göre yerleştirip üzerini maydanozla süsleyip, zeytinyağı gezdirin.
Afiyet olsun.


Ege gezimizden:
Öğretmenin Yeri

Isparta yolu Öğretmenin Yeri

14 Eylül 2008 Pazar

Papara

Papara

Malzemeler:
Bayat ekmek
Domates
Soğan
Sarımsak
Yeşilbiber
Kırmızı taze biber
Kabak
Bezelye
Patates
Maydanoz
Taze nane, dereotu
Biber salçası
Domates salçası
Kimyon
Kırmızı pul biber, karabiber
Zeytinyağı
Yeteri kadar su

Üzerine dökmek için:
Sade yoğurt veya sarımsaklı yoğurt





Yapılışı:
Paparanın yapılışında malzeme miktarları vermedim. Herkes kendi arzusuna göre miktarları ayarlayabilir. Ben genelde tüm malzemeleri eşit miktarda kullandım, yalnız domates miktarı diğerlerinden daha fazlaydı. Birde salça miktarları biraz bolca olursa daha lezzetli oluyor, çünkü çorba kıvamında sulu olduğu için fazla salçayı kaldırıyor.
Öncelikle ekmek hariç tüm malzemeyi yıkadıktan sonra cinslerine göre doğrayın. Genişçe bir tencereye önce salçaları alarak su ilavesiyle salçalar eriyene kadar karıştırın. Sonra doğradığınız malzemeleri ve sebzelerin üzerine çıkacak şekilde su ekleyerek pişirmeye bırakın. Ekmekler ıslatılacağı için kıvamı sulu olmalı, pişme esnasında suyunu çekerse su ilave edebilirsiniz. Pişmesine yakın baharatları ve zeytinyağını da ilave edip ocaktan alın. Ben bu karışıma havuç ta ilave ediyorum. Ama o sırada evde havuç yoktu onun için havuçsuz oldu. Ben tuz eklemedim çünkü salçaların tuzu yeterli oluyor.
Küçük küçük doğradığınız ekmekleri tabaklara koyarak üzerlerine ekmekler iyice ıslanacak şekilde bolca bu pişirdiğiniz harçtan sıcak sıcak dökün. İsterseniz bu şekilde, isterseniz arzunuza göre sade veya sarımsaklı yoğurt dökerek te yiyebilirsiniz. Ben sarımsaklı yoğurtlusunu tercih ediyorum, mantı gibi çok lezzetli oluyor. Sizlere de tavsiye ederim, bu şekilde bol sebzeli, bol acılı çok lezzetli oluyor. Hem de bayat ekmekleriniz değerlenmiş oluyor.
Afiyet olsun.

12 Eylül 2008 Cuma

Pazılı Tepsi Böreği

Pazılı Tepsi Böreği

Malzemeler:
1 kg yufka

Araya Sürmek İçin:
1 yumurta
1 su bardağı süt
1 kâse yoğurt
½ su bardağı zeytinyağı

İç Malzemesi:
1 kg pazı yaprağı
1 kuru soğan
1 kâse kavrulmuş kıyma
1 yumurta
Kırmızı pul biber, karabiber, kuru nane, tuz
4 çorba kaşığı zeytinyağı

Üzerine:
Bir çorba kaşığı tereyağı
Çörekotu



Yapılışı:
Öncelikle iç malzemeyi hazırlayın. Yıkadığınız pazı yapraklarını kendi suyuyla haşlayın ya da sıcak suya batırıp biraz beklettikten sonra çıkarıp doğrayın. Yemeklik doğradığınız soğanı zeytinyağında soteleyin, pazıları da ilave edip sotelemeye devam edin. Sonra kıymasını, pul biberini, tuzunu ilave edip birkaç kere karıştın, birkaç dakika sonra ateşten alın, soğumaya bırakın. Soğuyunca yumurta, nane ve karabiberini katarak karıştırın. Arzunuza göre pazı yerine ıspanak ta kullanabilirsiniz.
Arasına sürmek için, yumurta, süt, yoğurt ve zeytinyağını bir kapta iyice çırpın. Bir yufkayı tepsiden sarkacak şekilde tepsiye yerleştirin. Üstüne hazırladığınız karışımı sürün. Yufkaların yarısını, bu şekilde aralarına karışımdan sürerek üst üste yerleştirin. Orta kısma iç malzemeyi yayın, tekrar aynı işlemi uygulayarak diğer yufkaları da yerleştirin. Kenarlardan sarkan yufkaları böreğin üzerine doğru katlayın. Sonra böreği dilimleyin ve araya sürmek için hazırladığınız karışımdan üzerine de sürün, eğer karışım bitmişse bir yumurtayı da çırpıp sürebilirsiniz. En son bir çorba kaşığı kadar tereyağını küçük parçalara ayırarak böreğin üzerine dağıtın, çörekotu serpin.200 derecede, altı üstü kızarana kadar pişirin. Arzunuza göre sıcak veya soğuk olarak servis yapabilirsiniz. Bizim tercihimiz ilk sıcaklığı geçtikten sonra oluyor, eğer soğumuşsa bile hafif ısıtıp öyle servis yapıyoruz.
Afiyet olsun.

Not: Yaptığımız Ege gezisi ile ilgili diğer yazımız eşimin sayfasında...
Afyonkarahisar - 2

Ve diğerleri...
Gidilesiyerler

10 Eylül 2008 Çarşamba

Taze Fasulye Çorbası ve İftar Bereketi Şenliği

Taze Fasulye Çorbası ve İftar Bereketi Şenliği

Bu çorba çocukluğumdan beri severek içtiğim bir çorbadır. Her yaz en az birkaç kez yapardı annem, yaza uygun çok lezzetli bir çorbadır. Hiç bilmeyenler bile severek içmişlerdir. Hiç olmazsa bir kere yapmanızı tavsiye ederim.
Ben de iftar sofralarımızda çorbanın ne kadar önemli olduğunu düşünerek bu güzel çorbamı yapmak isteyenler için, İFTAR BEREKETİ ETKİNLİĞİ porselen demlik ailesinden sevil arkadaşıma gönderiyorum. Kendisine etkinlikte kolaylıklar ve başarılar diliyorum.
Host unlimited photos at slide.com for FREE!

Malzemeler:
300 – 400 gr. kadar taze fasulye
2 büyük domates
2 çorba kaşığı dolusu kavrulmuş kıyma
2–3 çorba kaşığı un
Kırmızı pul biber, karabiber, tuz
Yeteri kadar su
Terbiyesi için
1 yumurta
1 kâse yoğurt
Üzeri için
2 çorba kaşığı dolusu tereyağı
1 küçük kuru soğan




Yapılışı:
Fasulyeleri ayıklayıp, yıkayın ve küçük küçük doğrayın. Domatesleri rendeleyin, beraberce bir tencereye alın ve kıymayı, tuzu, üzerini geçecek kadar suyunu da ekleyerek pişirmeye bırakın. Fasulyeler yumuşadığında unu biraz su ile ezin ve çorbanın suyundan da ekleyerek karıştırın. Bu karışımı karıştırarak çorbaya ilave edin. Daha sonra unun tencerenin dibine tutmaması ve topaklanmaması için un kokusu gidene kadar karıştırarak pişirmeye devam edin. Kaynayıp, biraz koyulaşıp kıvam aldığında baharatlarını ekleyip, ateşten alın. Yumurta ve yoğurda, çorba suyundan biraz ekleyerek iyice çırpın (bu şekilde yoğurt çorbaya katıldığında kesilmez), çorbaya bu karışımı da karıştırarak ilave edin.
Soğanı doğrayın tereyağında soteleyin ve çorbaya katın. Sıcak olarak kâselere koyarak servis yapın.
Afiyet olsun.


Not: Yaptığımız Ege gezisi ile ilgili diğer yazımız eşimin sayfasında...

Afyon Bayat ilçesi
Gezimizden diğer görüntüler:
Afyonkarahisar

Ve diğerleri...
Gittiklerimden
Anadolu Medeniyetleri Müzesi

8 Eylül 2008 Pazartesi

Kuru fasulye (etli ve sucuklu)

Kuru fasulye (etli ve sucuklu)


Malzemeler:
2 büyük kâse dolusu kuru fasulye
1 büyük soğan
2 domates
1 taze kırmızıbiber
2 yeşilbiber
1 kâse dolusu kavrulmuş kuşbaşı et
½ halka sucuk(arzunuza göre miktarını değiştirebilirsiniz)
1 çorba kaşığı biber salçası
1 çorba kaşığı domates salçası
Kırmızı pul biber, tuz
2 çorba kaşığı zeytinyağı
Yeteri kadar su



Yapılışı:
Fasulyeyi akşamdan üzerine oda ısısında su ve tuz dökerek ıslatın. Sabah ıslattığınız fasulyenin suyunu dökerek tekrar su ve tuz dökerek kaynatın, fasulyeler yumuşayınca ateşten alın ve bir müddet suyun içinde bırakın. Önceden ıslattığınızda fasulyeniz daha çabuk pişip, daha yumuşak olacaktır.
Yemeklik doğradığınız soğanları çok hafif soteleyin, daha önceden kavrulmuş etleri, sucuğu, salçaları, domatesi, biberleri de katın ve karıştırın. Biz acı sevdiğimiz için ayrıca pul biber de ekliyoruz, siz de arzunuza göre ekleyebilirsiniz. Daha sonra fasulyenin suyunu süzerek, bu karışımını üzerine döküp karıştın. Fasulyenin üzerine çıkacak şekilde, suyunu koyup, kısık ateşte pişirin. Sıcak olarak, yanında pilav, turşu, salata ve yoğurtla servis yapabilirsiniz.
Afiyet olsun.

6 Eylül 2008 Cumartesi

İncir Pekmezi

İncir Pekmezi

Annemlerin bahçesinde incirler olunca ne kadar komşulara da dağıtsak ta bitmeyince annem çözümü incir pekmezi yapmakta buldu, gerçi o kadar da kolay değil, biraz zahmetli ama pişince hele de kahvaltıda yiyince yorgunluklar unutuluyor. Çocukluğumuzda rahmetli babaannem koca tavalarda yapardı pekmezleri, bizim en büyük zevkimiz ise pekmez boşaldıktan sonra tavanın dibini ellerimizle sıyırmaktı, ne zevkli olurdu. Ama seneler sonra sormayın, düğünümde bardaktan boşanırcasına yağmur yağdı !…
Şimdi de pekmezimizin tarifini verelim, aslında tüm meyvelerden bu şekilde pekmez yapılıyor.

Malzemeler:
İncir, su
Şeker çuvalı, süzgeç





Yapılışı:
İncirin sapları kesilir, bir tencereye alınıp, üzerine gelene kadar su koyulur, kaynamaya bırakılır. Biraz soğuduktan sonra şeker çuvalına dökülüp, süzgece oturtulur. Üzerine ağırlık koyulur, suyu iyice süzülsün diye.

Tabii köylerde bu suyun akması için tahtadan yapılmış oluklar vardır, bu torbalar onun üzerine oturtulur. Ama bizde onun yerine evlerimizde bu süzgeçleri kullanıyoruz.
Daha sonra bu suyu, bir tencereye alıp, köpüğü gidip koyulaşıp kıvamını bulana kadar kaynatıyoruz. Ateşin ise kuvvetli olması gerekiyor.
Kavanozlara koyup, kahvaltılarımızda tüketiyoruz. Yapacak olanlara kolay gelsin.
Afiyet olsun.


Not: Yaptığımız Ege gezisi ile ilgili diğer yazımız eşimin sayfasında...

Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi - 2

4 Eylül 2008 Perşembe

Mantar Borani

Mantar Borani

Malzemeler:
½ kg mantar
1 soğan
1 kâse sarımsaklı yoğurt
Tereyağı, zeytinyağı( miktarlar arzunuza göre)
Tuz, kırmızı pul biber



Yapılışı:
Mantarları yıkayıp doğrayın ve limonlu su içinde bekletin. Soğanı zeytinyağında pembeleştirin, mantarı da ilave edip sotelemeye devam edin. Mantar önce suyunu verir, tekrar bu suyunu çekene kadar pişirin, tuzunu katın, ateşten alın. Önceden hazırladığınız sarımsaklı yoğurtla karıştırıp, üzerine kızdırdığınız tereyağı ile pul biber karışımını gezdirin. Sıcak olarak servis yapın.
Afiyetler olsun.


Not: Yaptığımız Ege gezisi ile ilgili diğer yazımız eşimin sayfasında...

Ege Bölgesi Gezisi - Temennilerimiz